Evlenme gibi boşanma da medeni hayatın getirdiği kurumlardan biridir. Ellerine boşanma kararını alan kişiler genellikle diğer eş üzerine kayıtlı olan “Mallar ne olacak?” şeklinde düşünceye girmektedir. Kayseri, Boşanma Mal Rejimi davalarının yoğunlukla açıldığı illerden biridir. Genellikle boşanma kararı kesinleştikten sonra açılan mal paylaşım davaları oldukça teknik davalar olup nitelikli bir hukuki bilgi gerektirmektedir. Bu yazımızda sizlere genellikle boşanma kararı kesinleştikten sonra açılan “Katkı Payı Alacağı Davası”ndan bahsedeceğiz.
Katkı Payı Alacağı Davası
Kısaca “katkı payı davası” olarak da adlandırılan bu davanın konusunu çoğunlukla 743 sayılı önceki Medeni Kanunun yürürlükte olduğu dönemde (01. 01. 2002 tarihinden önceki dönem) edinilip eşlerden biri adına tapuda tescil edilen taşınmaz mallar (ev, arsa vb.) ve araçlar oluşturur. Çoğunlukla tarla, arsa, bağ, bahçe, ev, dükkan gibi taşınmaz malların 3. kişilerden satın alma yolu ile edinilerek eşlerden biri adına tapuda tescil edildiği, arsa olarak alınıp üzerine bina yapıldığı, kooperatif üyesi olunup daha sonra kat irtifakı, kat mülkiyeti kurularak tapuya tescil edildiği görülür. Malik olmayan eşin malik olan eş aleyhine açtığı bu davada davacı; davalının mülkiyetinde olan malın edinilmesinde, iyileştirilmesinde veya korunmasında kendisinin de katkısı bulunduğunu ileri sürerek hak talep eder. “Katkı” iddiasına dayalı olarak davacının, davalıya karşı ileri sürebileceği hak “kişisel hak” niteliğindeki para alacağına yönelik olmalıdır. Katkıda bulunulduğu iddiasına dayalı bu davada ayni hak talebinde bulunulamaz. Örneğin davacı, davalı adına kayıtlı olan taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu ileri sürüp taşınmazın 1/2, 1/3 gibi belirli bir payının tapuda kendi adına tescilini talep edemez.
Katkı iddiasının dayanağı; dava konusu malın alınması, onarılması, iyileştirilmesi, korunması ve benzer amaçlar için harcanan altın, para, emek ve malzeme olabilir. Örneğin bu katkı; davacının maaşını, ücretini, serbest meslek kazancını davalıya vermesi, banka borcunu, kooperatif üyeliği aidat ve taksitlerini ödemesi, ziynet eşyalarını vermesi ve benzer bir çok değişik şekilde olabilir. Bu davanın hukuki dayanağını 743 sayılı önceki Medeni Kanunumuzun hükümleri, Borçlar Kanunu hükümleri ve Yargıtay kararları oluşturmaktadır.
Bazı bilirkişi raporlarında ve bu raporlar esas alınarak oluşturulan kararlarda; bu davanın “değer artış payı davası” (TMK madde 227) ile karıştırıldığını gözlemlemekteyiz. Her iki davanın dayanağını da davalının mülkiyetinde bulunan bir malın edinilmesi, iyileştirilmesi, korunmasında davacının karşılığını almadan yaptığı katkı iddiası oluşturuyor ise de; aralarında bazı farklar mevcuttur.
Katkı payı alacağı davasında görevli mahkeme “Aile Mahkemesi”, yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Örneğin; davalı eş Kayseri’de ikamet ediyorsa yetkili ve görevli mahkeme Kayseri Aile Mahkemesi’dir. Bu yetki kesin yetki niteliğinde olmadığından mahkeme tarafından resen dikkate alınamaz. Ancak davalının süresinde ve usulüne uygun yetki itirazı mevcut ise mahkeme tarafından incelenip değerlendirilir. Dava nispi harç ve nispi vekalet ücretine tabi olup talep olması halinde faize “dava tarihinden” itibaren hükmedilir. Dava dilekçesinde gösterilen değerin harca esas olarak gösterildiği, fazlaya ilişkin her hakkın saklı tutulduğunun dava dilekçesinde belirtilmesi ileride hak kaybına uğranılmaması için yerinde olur. Katkı payı alacağı davasında dava açma süresi; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi kararlarında 10 yıllık genel zamanaşımı süresi olarak kabul edilmektedir.
Bu Alanda Verdiğimiz Hukuki Hizmetler:
Bunlar Da İlginizi Çekebilir:
Etiketler: Kayseri Boşanma, Mal Rejimi Davaları, Katkı Payı Alacağı Davası, Avukat
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!